Erduran

Sunday, April 15, 2007

Dopdolu bir günün kısa özeti

Biraz gecikmeli de olsa keyifli geçirdiğim günleri bloguma aktarmaya çalışıyorum.İşte 7 nisan 2007 cumartesi günü de bunlardan biri.Aşağıdaki resimler günün kısa bir özeti.Paintball amacıyla ben , Pınar ve Ece İstanbul'a gitmeye karar verip sabah 9:30 da Silivri'den yola çıktık.Oyunu oynayacağımız yer Anadoluhisarı civarındaki Göksu evleri sitesi yakınında boş bir arazi.Ancak oyun saatinin biraz daha geç saate alınması haberinin bize Mecidiyeköy civarındayken ulaşması sonucu ,ne yapsak diye düşündük ve Anadoluhisarı civarını gezmeye karar verdik.Bölge hakkında en ufak bir önbilgimiz yok ama olsun,hava güzel ve boğaz kenarındayız , kafamıza göre yürümeye başladık. Civarda çok güzel ahşap boğaz konakları, ve yanısıra kale gibi duvarlarla çevrili evler var.Buralarda oturanlar ne kadar da şanslılar , ne güzel manzarası var, gibi sohbetlerle yürüyüşe devam ettik, bulduğumuz bir çay bahçesinde çaylarımızı yudumladık.Derken önümüze Küçüksu Kasrı çıktı, gezmeye karar verip biletlerimizi aldık, önce bahçesini dolaştık, sonra rehberimiz (pek esprili bir amca) geldi,ve bizlere kasrın odalarını anlatarak gezdirmeye başladı.Sonra bi ara amca benim fotoğraf makinama takıldı, sen makinaya bilet aldınmı falan dedi.Ben bi duraladım, nasıl yani, emin de olamadım (esprili dedim ya) kafalıyo mu, hadi neyse ben görmemiş olayım çek bikaç tane dedi, ama flaşsız çek haa diye de tembihledi, neden flaş yasaktır onu da bilmiyorum, nasıl bi zarar verir acep.Küçüksu Kasrı Osmanlı padişahlarının ve eşrafının av dönüşü dinlenmek üzere mola verdiği bir yermiş.Sonra padişah burdan saltanat kayığıyla boğazı geçip saraya gidermiş.Kasırda şatafat ve lüks ,sınırları zorlamakta.Duvar ve tavan işlemelerinde 4 ton altın kullanılmış ,gerisini siz düşünün gayrı.Her neyse Buradan ayrıldıktan sonra paintball saatimiz geldi ve oyun alanı olarak belirlenen araziye geldik.Oyun kıyafetlerimiz ve kasklarımızı kuşandıktan sonra , bayrak alma, kale ele geçirme, düello gibi muhtelif paintball oyunlarında bir kaç set oynadık.Kaçtık ,gizlendik,süründük,vurduk,vurulduk, sonunda muşamba kıyafetler içinde bolca terledikten sonra oyunumuz sona erdi.Aslında planımız ,oyundan sonra yeğenim Mert'in yüzme yarışlarına gitmekti, fakat ondan bir haber alamayınca( finale kalırsa bize haber gelecekti) rotamızı Taksime çevirdik.Taksim'de önce AKM deki tiyatrolara baktık, sonra İstiklal'e indik.Fransız sokağında biraz tur, bir yemek molası, ve sonrasında Ferhan Şensoy'un tek kişilik oyunu Fername'ye bilet aldık.Oyun gayet keyifli, Ferhan Şensoy'un hayatından alıntılar, bazı anılar, ve biraz da güncel meselelerle devam ederken bir bölümde ben koptum, bu kadar güleceğimi tahmin etmezdim, gözlerimden yaşlar geliyor, herkez güldü bitti ,ben bitiremiyorum, bi yandan gülüyorum, bi yandan da sanatçıyı rahatsız ediyorum artık susmam lazım diye kasıyorum,,bi süre sonra durabildim şükür,,,oyun sonunda Ferhan Şensoy'un bir kaç kitabını satın aldık ve sahnede imzalattık, ve bir de fotoğraf rica ettik, sağolsun kendisi bizi kırmadı ve bizimle bir fotoğraf çekildi,evet artık güzel bir İstanbul günümüz sona ermişti, yola koyulduk,ve Silivri'ye geri döndük.....

0 Comments:

Post a Comment

<< Home