Erduran

Wednesday, November 16, 2005

Sonunda ORMANLI

Yaz sonunda gittiğim tatilde Ölüdeniz de uçmuştum, o zamandan beri uçmuyorum.Artık iyice özlemiştim ki geçen haftasonu cumartesi günü havanın uygun olması dolayısıyla, benim muayenehanede işim biter bitmez saat 13:30 gibi Günerle beraber yola düştük.Havanın bulutlu olması dolayısıyla biraz endişeli olarak kuzeye doğru ilerlerken her zamanki gibi Kabakça'da bakkaldan kendimize ekmek arası birşeyler hazırlatıp yolun kalan kısmına devam ettik.Ormanlı köyüne yaklaştığımızda sağımızda deniz tarafında uçuşan paraşütleri gördük ve sevindik.Evet uçuş vardı.Son hızla köyün içinden geçip kalkış bölgesine daldık.Yaklaşık 8-10 araba İstanbul'dan gelmişti biz de hemen kendimize bir yer bulup hazırlanmaya başladık.Rüzgar biraz darbelidi ama çok sorun oluşturacak nitelikte değildi.Telsiz, kask harnes eldiven faln derken hoop havadayız işte.Önden ben çıktım ardımdan Güner geldi.Rüzgar zayıf olduğu için ve kalkışın önü kalabalıklaşmaya başladığından hemen sol taraftaki kendi tepeme gittim.Burası kısa bir bant ve sağı solu açıklık olduğundan pek insanlar buraya rağbet etmiyor ama ben çok seviyorum.Bu tepenin önüne geldiğimde Günerin kumsala inmiş olduğunu gördüm.Yazık ki biraz tırmanmak zorunda kalacak.Ben bu tepenin önünde 15- 20 dakika takıldıktan sonra,kalkışın solundaki yüksek yarlara gitmeye karar verdim.Dönüş yolunda gelen paraşütçülere yol verince biraz çöktüm ve yüksek yarlara doğru nerdeyse ayağımı kumsala değdirecek seviyede ilerledim.Artık dönüş yok saldım gidiyoruz ya buralarda patlarım geri yürürüm yada kurtarırız.Şansım yaver gidiyor ve yüksek yarların önüne geldiğimde hoop tekrar yükseliyorum.Geldiğimde benden yaklaşık 50 metre yukarıda olan Nidayla, Gökselin seviyesine çıkıyorum.Biraz da burada oyalandıktan sonra üşüdüğümü farkediyorum(malum kasım ayındayız) ve kalkış bölgesine ilerliyorum.Bölgede o an için uçan yok bu yüzden her zaman yaptığım gibi arabaların parkettiği yerden yaklaşıp kalktığım bölgeye iniyorum.İndiğim sırada Güner kalkış hazırlığında.İlk uçuşta fren ipi dolanmış olduğu için inmek zorunda kalmış.Ben yavaştan toparlanmaya başlarken o kalkışını yapıyor.Biraz sonra telsizden seslendiğini duyuyorum, evet ne yazıkki yine aşağı inmiş.Eşyaları toparlayıp arabayla onu almaya gidiyorum.Hava da artık kararmaya başlıyor, toparlanıp kalkış bölgesine tekrar geliyoruz, arkadaşlara bir eyvallah deyip Silivriye dönüyoruz.Yukarıdaki fotoda benim tepe görülüyor , kumsaldaki sandalların ilerisine geçmiyor orayla sınırlı.Aslında ileride daha güzel yerler var ama burası küçük şirin falan diye seviyorum heralde.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home