
30-31 temmuz tarihlerinde
Altınoluk'a bir haftasonu seyahatimiz oldu.Altınoluk çok şirin bir tatil beldesi.Edremit körfezinde yer alıyor,ve Ankara ve İstanbul'lu bir çok ailenin yazlık mekanı durumunda.Gayet nezih bir yer olan Altınoluk'un geceleri de epey hareketli.Esas değineceğim konu gidiş yolunda Çanakkale boğazını aşma maceramız.Gelibolu'dan Lapseki'ye geçmek için limana geldiğimizde bineceğimiz geminin , bir gırgır olduğunu farkediyoruz.Bildiğimiz arabalı vapur veya feribotların aksine buna geri geri biniyoruz, binerken de gacırt diye arabanın altını kazıyoruz.Limana girerken bizden 1ytl. aldılar , arabayı tekneye bindirdik , hemen bir eleman geldi camları sildi ona da 1 ytl verdik.Sonra arabadan indik başka bi arkadaş geldi 10ytl istedi ona da tamam dedim , sonra sordum dedimki limana ilk girdiğimizde 1 ytl aldılar , o nedir,,"o ayakbastı parası abi" dedi.Haydaa nereye geldik böyle yaw.Bizim arabayı da tam 3 kamyaon kasasının arasına koydular.Tek şöför kapısı açılıyor, ondan da az göbekliysen hayatta inemezsin.Neyse bi şekilde arabadan kendimizi dışarı attık,dedik ki bi yere oturalım bi çay falan içelim.Yine meşhur elemanlardan birine soruyorum,
- Kardeş oturacak yer nerde var, hani şöyle boğaz manzarasında bi çay falan içsek
- Oturcak yer yok abi , bu böyle!!!
Neyse deyip arabaların arasında dolanıyoruz , ama boğaz çok çalkantılı ve teknede filika, can yelek vs. hiçbişey (,çayı geçtim,) yok...Tedirgin bir şekilde yolculluğumuzu tamamlıyor ve dönüş yolunda Çanakkale -Eceabat hattını tercih etmeye karar veriyoruz.